Korkunun Büyüğü Hükümette


Dün Muğla' ya Akademisyen Gözde Hocam ve oğlu Çınar' ı Kızım Sıla, kardeşim Özlem, öğretmen arkadaşlarım Hülya ve Ramazan Hoca ile birlikte ziyarete gittik. Muğla girişinde polisler durdurdu. Normal bir kontrol değildi. Kamera çekimi yapmaya başladılar.  Beş on polis aracımızı sardı. Kenara çekmemizi ve araçtan inmemizi istediler. Neden dedim. Sözcü olan, "Rutin kontrol" dedi. "Diğer araçlar geçiyor ama." dedim. "Yorulduk da ondan izin verdik." dedi. İndik. "Arama kararı var aracınızı arıycaz." dediler. "Neden" dedim. "İhbar var." dediler. Aracı didiklediler. Üstümüzü aradılar. Yol kenarından topladığımız papatyalar, laler ve çocuklara aldığımız hediyeler dışında bi şey bulamadılar. Meğer Cumhurbaşkanı ve başbakan Muğla ya gelecekmiş. Bir ihbarcı protesto edeceğimi ihbar etmiş. Bu ihtimalle iki saat yol kenarında bekletildik.  Gözde ve Zeynep hocalar sendikaya haber vermişler. Burhan hocam bekletildiğimiz yere geldi. Avukat Aydın arayıp takip ettiğini haber verdi. Emirle suç işleyenler, bizi Hastaneye kadar aracımızı kendi araçları ile takip ederek götürdüler. Egitim sen ve Bes Başkanımız hastaneye geldiler. Arkadaslarımızın gelmesi beni çok etkiledi. Tutanak tutup serbest bıraktılar. Geçen yıl Aydın' da da benzer bir uygulama ile faşizme direnen arkadaşlarımızı başbakanı protesto edebilme ihtimaline karşı ev baskını ile gözaltına aldırıp ilçe karakollarında nezarette yatırmışlardi. Cumhurbaşkanı veya Başbakan nereye gidecekse o bölgede kendini protesto edebilme ihtimali olanları gözaltına aldırıyor. Bir anda ihbarcılar ortaya çıkıyor. İhbarı okudum. Üç kişiyle birlikte Muğla' da ki etkinliği  protesto edeceğim yazılmış.  Normalde suç ihbar edilir protesto anayasal haktır ihbar edilmez. Anayasada herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız gösteri ve yürüyüş yapabilir yazıyor. Biraz komikleştireyim. Bir şahıs  155 i arıyor.
-İhbar ediyorum Engin Muğla' da Cumhurbaşkanını protesto edecek." Diyor. Halkın polisi cevap veriyor.
- Silahlı mı?
- ‎Hayır.
- ‎Sopalı mı?
- ‎Hayır.
- ‎Bıçaklı mı?
- ‎Hayır.
- ‎Neli peki.
- ‎Dövizli, sulu, buğdaylı, oyuncaklı, balonlu, uçmalı, yüzmeli.
- ‎Bunlar da ne lan?
- ‎Öyle demeyin amirim halk için degil ama saray için çok tehlikeli.
- ‎Nasıl?
- ‎Zulmü duyuruyor. Haklı ile haksız arasındaki uçurumu büyütüyor. Faşizmi engelleme umudu yayıyor.
- ‎De get lan. Hasta mısın, deli misin nesin?
Böyle bi diyalog ancak halkın polisi ile yaşanabilir. Korkuyu yenmekle ilgili yazılar yazıyorum. Halkın korkularını yenmesini istiyorum. Ama korkunun büyüğü hükümette. Halk gözaltı, işkence ve tutuklanmaktan korkuyor ama bunlar korkulacak şeyler zaten. Hükümet ise protesto edilmekten bile korkuyor. Korkan hükümetten korkuyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nasıl Yapmalı'yı Nasıl Vermeli

KÖR TESTERE

İŞİMİ GERİ İSTİYORUM YAV!