Körekten Kukla
Körek, kürek değil. Bodrumlular öyle söyler. Körek. Güzel çicek açıp iki üç metre uzayan gövdesi kuruduğunda hafif bir sopaya dönüşen bir bitki. Körek mantarı duymuşuzdur. Köreğin sopası hafif olduğundan kukla yapımında iyi oluyor. Kukla ve manken kullanmak çok hoşuma gidiyor. Görenlere, polisten ve gözaltına alınmaktan korkan fakat direnmekten vazgeçmeyen bir düşünce göstermeyi amaçlıyorum. Ayrıca Faşizm cansız manken ve kuklaları gözaltına alarak gülünç duruma düşüyor. Hükümet korkudan bir kuklayı bile gözaltına alıyor. Aklım sürekli direnişıme çalışıyor. Çöpün kenarına bırakılmış bi buzdolabı kolisi, düz bi tahta, tepede kurumuş körekler gibi ücretsiz edinebileciğim uygun materyalleri direnişte kullanıyorum. Ve sürekli yeni dövizler düşünüyorum. Döviz üretmeyi, haksızlığı bir iki cümlede anlatabilme sanatı olarak adlandırabiliriz. Direniş insanlık kadar eskidir. Benim direnişim örneklediğim ve örnek olduğum direnişlerin arasında bir yerde. Kızımı okula bırakırken yol kenarlarındaki körekleri farkedince dönüşte topladım. Fotoğraftaki kuklayı yaptım. Tel ve pense işi kolaylaştırıyor. Alana geldiğimde öğrencim Selin i gördüm . Sarıldık. Annesiyle birlikteydi. Hala göreve dönemediğimi yakında yargı sürecinin başlayacağını söyledim. Annesi üzüldüğünü ve çok kişiye hasızlık edildiğini anlattı. Kuklayı yerleştirdim. Selin fotoğraf çekti. Tam ayrılıyorlarken iki emirle suç işleyen geldi. Meğerse yolun karşısında iklim grevi eylemindelermiş. Beni iki dakika içinde götürdüler. Selin' in buna tanık olmasına üzüldüm. Ama öğretmenini, tepkisiz görmesinden iyidir. Polisler ikiyken üç dört oldular. Amir olanı "Sen yine rahat durmuyosun dedi." Beni karşıdaki çevrecilerin yanında beklettiler. Çevrecilerle sohbet ettik. Çocuklar da döviz taşıyodu hoşuma gitti. Tabi polisler başlarında taciz ettiği için sayıları bayağı azalmış. İki arkadaşım da oradaydı. Sohbet bayağı iyiydi. Bırakacaklar sandım. Polisler etrafımdan ayrıldılar. Çaktırmadan kayıplara karışmayı bile düşündüm. Hemen sonra beni yürüyerek karakola götürdüler. Kabahatlerden para cezası kestiler. Onlara Anayasa mahkemesinin pasif eylemler dolayısıyla kabahatlerden ceza kesilemez kararı olduğunu dava açarsam başlarının derde gireceğini söyledim. Biri "Olsun onu savcı düşunsün. Biz savcıdan talimat alıyoz." dedi. "Kabahatler için savci talimat vermez." dedim. Ceza zamlanmış uzun zamandır ceza kesmediklerinden defteri bulmak zor oldu. Bulduklarında son sayfada adım vardı benden sonra kimseye kesmemişler. Zam gelmiş üç yüz yirmi lira. Yüzde sekize göre hesapladım "290 küsür olması lazım."dedim. Cevap vermediler. Çantamdan ceza kağıdından yaptığım kağıttan gemiyi gösterip, "Kağıttan gemi en iyi ceza kağıdından oluyor." dedim. Duymazdan geldiler. Eskiden gülüyolardı. İyi polis, cezayı verirken burda gemi yapmada dışarda yap dedi. Tutanağı imzalamadım ve çıktım. Yürüyerek kadın ağacının altına geldim baktım ki kukla orada yere atılmış ama sağlam duruyor. Biraz hırpalanmış. Dövizi almışlar. kuklayı eve getirdim. Yarım saat sonra bilinmiyen bi numaradan arandım. İyi polisti "Ceza kağıdında bişey unutmuşuz gelip düzelticez evin nerdeydi?" diye sordu. "Dışarda bir yerde buluşuruz."dedim. "Hayırdır ben düzelteyim." dedim. "Yok imza atıcaz."dedi. Kızım ve en yakınım Gözde Hoca ya haber verdim. Caddede buluştuk. Kalemle cezadaki numarayı değistirdi. Madde 32 yi madde 42 yaptı. Madde 32 amire ve emre karşı gelme madde 42 de afiş asma oluyormuş. Büyük ihtimalle söylediklerimden kormuşlardır. Yoksa bana verilen ceza kağıdının peşine düşmezlerdi.
Yorumlar