İş
Bir varmış, bir yokmuş. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, insan emeğini sömüren zengin bir adam, kazandığı tüm serveti altına çevirip bir köye gelmiş. Bir elinde bir kese altın, diğer elinde büyük bir kamçıyla köy meydanına çıkmış. Köylülere yüksek sesle seslenmiş:
— Bir altın kazanmak isteyen var mı?
Köylüler merakla toplanmış. Adam devam etmiş:
— Bir kamçı yiyene bir altın vereceğim.
Köylüler şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar. En açıkgöz olanı öne atılmış:
— Ben yerim! demiş. Gömleğini sıyırıp sırtını dönmüş.
Adam kamçısını savurmuş, köylünün sırtında şaklamış. Köylü acıyla "Aah!" diye bağırmış ama zor da olsa yürüyüp altınını almış.
Kamçılı adam meydandaki herkese dönerek:
— Yarın yine geleceğim. Altın kazanmak isteyenler burada beni beklesin, demiş ve gitmiş.
Ertesi gün on kişi gelmiş, kamçı yemiş. Bir ay geçmeden kamçılananların sayısı yüze ulaşmış. Köyün en zenginleri, en ön sırayı kimseye kaptırmaz olmuş. Muhtarın da işbirliğiyle, köy meydanına bir atölye kurmuşlar. Muhtar, köye "gelir" getirdiği için tüm olanakları seferber etmiş. Atölyenin kapısına büyük bir tabela asılmış:
"Yanıklar Köyü Kamçıhanesi"
Kamçıhane harıl harıl çalışır olmuş. Ahlamalar, inlemeler, ağlamalar komşu köylere kadar yayılmış. Zamanla atölyeye sağlık çalışanları da alınmış. İnsanların uzun süre kamçılanabilmeleri için özel tedaviler geliştirilmiş. Artık atölyeye giriş sınav ve mülakatla yapılır hale gelmiş, torpil de dönmeye başlamış.
Bir gün patron işçilere seslenmiş:
— Çok fazlalaştınız. Artık bir altın için beş kamçı yiyeceksiniz.
İşçiler söylenmiş ama kabul etmişler. Zira çoğu kredi çekmiş. İki yıl sonra kamçı sayısı ona çıkmış. İşçiler homurdanmış ama yine kabul etmişler. Çünkü borçları büyümüş.
Bir gece, patron 20 işçiyi, “kamçı sayısına itiraz ederek köye ihanet etmek” suçlamasıyla işten atmış. Kalanlar işlerini kaybetme korkusuyla kamçıyı daha sessizce ve “güzelce” yemeye başlamış. Kamçı sayısı 15’e çıkmış ama hiç ses çıkmamış.
İşten atılanlar, belki tekrar alınırlar umuduyla sessizce beklemeye koyulmuş. Ama içlerinden biri, direnmeye karar vermiş. Ertesi gün eline bir döviz alıp Kamçıhane'nin kapısında oturmuş.
İşten çıkan, yaralı ve acı içindeki işçiler onu görünce durmuş. Kendi acılarını unutup ona üzülmüşler.
Yaklaşıp dövize bakmışlar.
Üzerinde şunlar yazıyormuş:
"İŞİMİ GERİ İSTİYORUM"
Yorumlar