Sakin Yaşam
Sakin Yaşam
Takvimler Eylül ayının ilk günlerini gösteriyordu. Adıyaman'ın şirin ilçesi Gerger'e altmış yeni öğretmen olarak atanmıştık. Yaklaşık iki bin nüfuslu bu doğal güzelliklerle çevrili ilçe, insanlarının saygısıyla da ilk günden içimizi ısıtmıştı.
Henüz maaşlarımızı almamıştık. Yanımızda, üniversite hayatımızın telaşından getirdiğimiz birkaç parça eşyamızın sığdığı sırt çantalarımızdan başka bir şey yoktu. Yeni bir başlangıç için temel ev eşyalarına ihtiyacımız vardı. Köy minibüsleri hareketlenmeden alelacele çarşıya koşturuyorduk. Üniversitenin hızlı temposunu sanki bir günlüğüne yanımızda getirmiş gibi, telaşlı halimizle küçük çarşıda bir hareketlilik yaratmıştık.
O günlerde Gerger'in esnafı bambaşkaydı. Bakkallar, tanımadıkları biz yeni öğretmenlere bile veresiye defterlerini açmaktan çekinmiyor, biz utandıkça onlar ısrar ediyordu. Yan yana dizilmiş on kadar bakkal dükkanı, ihtiyaçlarımızı karşılamak için adeta seferber olmuştu. Caddenin köşesindeki mütevazı çayhanenin önünde ise hayatın ritmi bambaşkaydı. Bizim gibi telaşlı olmayan, üç beş yaş kadar büyük gösteren iki memur oturuyordu. Hatta birinin yüz hatları bana benziyordu. Onların duruşunda öyle bir sükunet vardı ki, sanki zaman onlar için yavaş akıyordu. Bize doğru tebessüm ediyor, keyifle çaylarını yudumluyorlardı.
O akşam, heyecan dolu altmış acemi öğretmen, karanlık yolları aşarak görev yapacağımız köylere doğru yola koyulduk. Zamanla, üniversitenin hızlı kent yaşamı yerini, o sakin ve yavaş köy hayatının dinginliğine bıraktı. Çoğumuz iki ya da üç yıl sonra farklı şehirlere tayin olsa da, ben Gerger'e bambaşka bir sevgi beslemiştim. Tam yedi yıl boyunca o topraklarda görev yaptım. İki yıl sonra ise ilçe merkezindeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu'na tayinim çıktı.
Yine bir eylül ayında, öğretmen bir arkadaşımla köşedeki o tanıdık çay ocağında oturuyorduk. İlçeye yeni atanan öğretmenler gelmişti. Onların da tıpkı bizim ilk günlerimizdeki gibi telaşla koşturduklarını görüyorduk. Zaman, onlar için de hızlı akıyordu. Bir ara, onlardan biri dönüp bizi süzdü. Yüz hatlarında kendimden bir şeyler gördüm. Biz de onlara o günkü memurlar gibi gülümsedik ve yavaşça çaylarımızı yudumlamaya devam ettik.
Yorumlar