Gözdem' in Ödevi
Gözdem' in Edebiyat hocası ödev vermişti. Birlikte ağustos böceği ve karınca masalını yapay zeka yardımıyla düzenledik.
Ağustos Böceği ve Karınca: Kış Baharında Bir Rapsodi
Yılın sonbahara dönen göğünde, rüzgarla dans eden yaprakların melodisini yalnızca Ağustos Böceği duyuyordu. Kışı müjdeleyen bu hafif uğultu, karıncaların yüreğine korku salar, onları telaşla toprağa sürüklerdi. Karınca da öyle yaptı: sabahın ilk ışığından gecenin son karaltısına kadar çalıştı, biriktirdi, sırtında evrenin yükü varmışçasına ter döktü.
Ama o yıl bir tuhaflık vardı. Toprak uğultularla değil, fısıltılarla konuşuyordu. Ay, her gece biraz daha büyüyüp maviye çalan bir ışıkla parıldıyordu ve rüyalar, uykulardan taşarak gündüzlere sızıyordu.
Kış geldiğinde, Karınca gururla yuvasına döndü. Ama bir baktı ki stokladığı tüm yiyecekler, kraliçe arının altın tahtının etrafında parlayan kâselerde tüketilmişti. Kraliçenin etrafında dönen iri gövdeli karıncalar, Karınca'nın biriktirdiklerini paylaşıyor, her lokmayı şatafatlı bir şölenle yutuyorlardı. Ona hiçbir şey kalmamıştı.
"Ben bunca yıl ne için çalıştım?" diye sordu kendine Karınca. "Kimin kışı ısınacak, kimin baharı gelecek benim alın terimle?"
Bir gece, rüzgarın sesinde eski bir melodi duydu. Kuş sesleri, uzaklardan gelen bir keman eşliğinde dökülüyordu kulaklarına. Ağustos Böceği’nin sesi… Ona bir zamanlar acıyarak baktığı, tembel, tasasız sandığı dostu...
Kapısını çaldı Ağustos Böceği’nin. İçeride loş bir sıcaklık vardı. Büyük bir bolluk yoktu ama mütevazı birkaç lokma, bir fincan sıcak bitki çayı ve duvarlarda rengârenk resimler asılıydı. Ağustos Böceği bir şarkı daha bitirmiş, notalarını kurutmak için sobanın yanına bırakmıştı. “Azın bereketi, çokun yalanıdır,” dedi sakince.
Karınca oturdu, ısındı ve ilk kez doymaktan çok hissetti. Ağustos Böceği’nin yiyecekten fazlasını biriktirdiğini fark etti: umudu, neşeyi ve sanatı…
Bundan sonra Karınca da sabahları güneşi izleyerek uyanmaya başladı. Toprağı kazarken değil, tuval boyarken terliyordu artık. Yalnızca doyacak kadar çalışıyor, geri kalan zamanı hayallere bırakıyordu. Renkleri bulduğunda açlık unutuluyordu zaten.
Ve böylece, ormanın en çalışkan karıncası, bir ağustos böceğinin melodisinde kendini yeniden buldu.
Yorumlar