Saraydan Korkup Öcüye Sığınmak.


Kabusun Eşiğinde: Gölge’nin Dokunuşu

Rüyamda yanmış bir ormanın içindeyim. Her yer kapkara, ağaçlar is tutmuş, gökyüzü kurşuni. Soğuk bir rüzgar esiyor; içime işliyor. Derken birden, karşımda Frankenstein’ın yaratığı beliriyor. Göz göze geliyoruz. Panikle etrafa bakıyorum… Aynısından onlarca var!

Yavaşça yürümeye başlıyorum, ama onlar da benimle birlikte hareket ediyor. Temkinli adımlarımı biraz hızlandırıyorum. Tam o sırada, “Sapık” filmindeki o ünlü katil beliriyor karanlığın içinden. O da yalnız değil — bir anda o da çoğalıyor.

Koşmaya başlıyorum artık. Fakat peşime bu kez cinler, ecinniler, öcüler de takılıyor. Nereye kaçsam bilemiyorum. Önümde bir mezarlık beliriyor. Umutsuzca oraya sığınıyorum ama mezar taşları arasında zombiler yükseliyor toprak altından. Daha da hızlanıyorum.

Vampirler, kurt adamlar, cadılar, uzaylı alienlar, predatörler, orklar, troller, Sauron’lar, Saruman’lar, Ejderhalar, devler, Freddy’ler, Hatta katil bebek Chucky ve onun gelini bile peşimdeler artık. İsmini bilmediğim tüm korku karakterleri ardımda!

Derken bir sarayın görkemli bahçesine ulaşıyorum. Kapıdakiler bağırıyor:

"Koş! Koş! Az kaldı! Sık dişini! Gel bize katıl!"

Seslerine doğru yöneliyorum. Umutla yaklaşırken birden fark ediyorum: Burası Beştepe Sarayı!

O an durup düşünüyorum:
“Nereye kaçsam acaba? Hangisi daha az tehlikeli?”
Hızla bir hesap yapıyorum ve yaratıkları daha güvenli bulduğuma karar verip geri dönüyorum.

Onlara doğru tüm gücümle koşuyorum ama ne kadar ilerlesem de yaklaşamıyorum bir türlü. Sonra fark ediyorum ki... Sarayı görünce onlar da korkup kaçmaya başlamış!

Tam kan-ter içinde, çaresizlik içinde uyanacakken yanağımda yumuşak bir dokunuş hissediyorum. Bir pati… Gözümü aralıyorum. Kedimiz Gölge başımda duruyor. Bir şeylerin ters gittiğini anlamış ve yanıma gelmiş.

Kurtarıcım, bir kedi olmuş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Istaka Davası

İŞİMİ GERİ İSTİYORUM YAV!

They Robbed The Teacher's Job (Açlığa Mahkum Öğretmen).