Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Istaka Davası

Resim
BAŞLIK: ISTAKA DAVASI KARAKTERLER: Hakime Hanım Zeri Nene (Sanık) Tanık 1 Tanık 2 Tanık 3 SAHNE 1 – MAHKEME SALONU (Bir masa, arkasında Hakime Hanım oturur. Sol yanda Zeri Nene, sağ yanda 3 köylü tanık.) Hakime Hanım: (kararlı bir sesle) — Anlatın bakalım olayı. Tanık 1: (elini başına koyar, üzgün) — Hakime Hanım biz bu teyzeden şikayetçiyiz gari. Olay günü, biz kahvede okey oynuyoduk. Tanık 2: — Bi anda Zeri Nene daldı içeri hışımla. Masamızı dağatmadı da ne etti! Tanık 3: — Öle küfürler etti ki, burda söylemeye utanırım vallah. Sona da ıstakayı, çat çat kafamıza geçirdi! Hakime Hanım: (Zeri Nene’ye döner) — Suçlamaları kabul ediyor musun teyze? Zeri Nene: (kollarını kavuşturur, dik durur) — Ediyom gari Hakime Hanım. Doğru demişler, eksik anlattılar ama yalan yok. O gün bütün köy toplandık, maden şirketine karşı yürüdük. Biber gazı, cop, anamız ağladı ama doğamızı savunduk. Dönerken bunları kahvede okey oynarken gördüm ya... Tepemin tası attı. İçim şişti. Bi de ıstaka elim...

Gözdem' in Ödevi

Resim
Gözdem' in Edebiyat hocası ödev vermişti. Birlikte ağustos böceği ve karınca masalını yapay zeka yardımıyla düzenledik. Ağustos Böceği ve Karınca: Kış Baharında Bir Rapsodi Yılın sonbahara dönen göğünde, rüzgarla dans eden yaprakların melodisini yalnızca Ağustos Böceği duyuyordu. Kışı müjdeleyen bu hafif uğultu, karıncaların yüreğine korku salar, onları telaşla toprağa sürüklerdi. Karınca da öyle yaptı: sabahın ilk ışığından gecenin son karaltısına kadar çalıştı, biriktirdi, sırtında evrenin yükü varmışçasına ter döktü. Ama o yıl bir tuhaflık vardı. Toprak uğultularla değil, fısıltılarla konuşuyordu. Ay, her gece biraz daha büyüyüp maviye çalan bir ışıkla parıldıyordu ve rüyalar, uykulardan taşarak gündüzlere sızıyordu. Kış geldiğinde, Karınca gururla yuvasına döndü. Ama bir baktı ki stokladığı tüm yiyecekler, kraliçe arının altın tahtının etrafında parlayan kâselerde tüketilmişti. Kraliçenin etrafında dönen iri gövdeli karıncalar, Karınca'nın biriktirdiklerini payl...

Saraydan Korkup Öcüye Sığınmak.

Kabusun Eşiğinde: Gölge’nin Dokunuşu Rüyamda yanmış bir ormanın içindeyim. Her yer kapkara, ağaçlar is tutmuş, gökyüzü kurşuni. Soğuk bir rüzgar esiyor; içime işliyor. Derken birden, karşımda Frankenstein’ın yaratığı beliriyor. Göz göze geliyoruz. Panikle etrafa bakıyorum… Aynısından onlarca var! Yavaşça yürümeye başlıyorum, ama onlar da benimle birlikte hareket ediyor. Temkinli adımlarımı biraz hızlandırıyorum. Tam o sırada, “Sapık” filmindeki o ünlü katil beliriyor karanlığın içinden. O da yalnız değil — bir anda o da çoğalıyor. Koşmaya başlıyorum artık. Fakat peşime bu kez cinler, ecinniler, öcüler de takılıyor. Nereye kaçsam bilemiyorum. Önümde bir mezarlık beliriyor. Umutsuzca oraya sığınıyorum ama mezar taşları arasında zombiler yükseliyor toprak altından. Daha da hızlanıyorum. Vampirler, kurt adamlar, cadılar, uzaylı alienlar, predatörler, orklar, troller, Sauron’lar, Saruman’lar, Ejderhalar, devler, Freddy’ler, Hatta katil bebek Chucky ve onun gelini bile peşimdeler...