Günlük ( Polisi çok kızdırdım)

" Merhaba bilimsel laik demokratik parasız  anadilde eğitim istediğim için en önemlisi de Barış istediğim için yargılamadan işimden attılar ama yine istiyorum" bugünkü sloganım dı.
Saat 17:00 gibi alana çıktım. Çok sıcak olduğundan yolun karşısındaki kadın ağacının altında bir taşa oturdum. Bodrum kadın dayanışma derneğindeki kadınlar ağaca kadın ağacı adını vermiş. Yapıştırdım dövizi Eğitimsen Kocaeli şubesinin yazdığı çocuk kitaplarından bir set satın almıştım. Gelen öğrencilere dağıtacaktım. Dövizin köşesine koydum. Nuriye Gülme nin hediye ettiği Sabahattin Ali nin içimizdeki şeytan kitabını okumaya başladım. Bir öğrencim bisikletle geldi dönüşte alıcam dedi ama dönüşte ben yoktum. Dövizimden kalan parçalar vardı sadece. Babasıyla birlikte gelen bir öğrenciye birtanesini seçip almasını rica ettim. Kabul etti. Ona sana bir kitap hediye etmeme izin verdiğin için teşekkür ederim dedim. Çocuk kitabı seçmişti ki arkamdan üç kötü ses duydum. Engin diyordu ses. İnsan kendi adını duymaktan hoşlanır. Onların ağzından çıkan Engin sesi hoş değil. En kızgın olanı sana on saniye dedi. Gülümsedim. Hiç istifimi bozmadan on saniyemi çok az, çocuk kitabı seçsin dedim. Biraz beklediler sanırım beş saniye. Çocuk kitabı alıp uzaklaşırken polis dövizin fotoğrafını çekiyordu. Beni de çekmesini istedim. Dövizle birlikte beni de çekti. Elimde kitabımla kameraya gülümsedim. Ve başımı kitabıma çevirdim. Hiç polis yokmuş gibi. Oturduğum taş çok rahattı. Tamam kalk dediler. İstifimi bozmadım. Taş rahattı. Biraz da onlara iş çıkarmak istedim herhalde. Çevredeki insanlara polisi umursamayan bir vatandaş örneği göstermek istedim. Çok kızdılar tekmeyle söktüler dövizi biri kolumdan asıldı. Kıvırmaya çalıştı. Etraftaki insanlar bakıyordu. Kötü davranıyorsun dedim. Davranırım seni döverim dedi. Kızılacak ne var dört aydır işimi istiyorum dedim. Sakinleşti biraz. Üç polisle birlikte karakola yürüyerek götürdüler. Kızgın olan amir bundan sonra seni hiç uyarmıycaz meydandan bile geçsen alıp ceza yazıcaz dedi. Cezalara itiraz ediyorum dedim. Onlar kabul olmayacak dedi. Sen hakim değilsin dedim. Onlar sözümüzden çıkmaz dedi. Anlamıştım. İşte bu çok kötü dedim. Karakolda sevdiğim bir yazman polis vardı. Başka birime geçmiş. Senin yüzünden gitti dediler. Hadi ordan bütün işi ona yaptırıyodunuz kaçtı kurtuldu sizden dedim. Güldüler çalıştığı büronun yerini söyleyip bir gün orada da eylem yapta kutulamadım senden desin dediler gülerek. Kabahatlerden ceza kağıdını yazıp al bundan origami yap dediler. Biri kağıdı eline alıp bu senin alınyazın dedi. Kahkaha koptu. Sonra yok bu senin amel defterin dedi yine kahkaha koptu. Ona sence hangimiz daha iyi durumdayız dedim. Birden düşünmeye başladı gözlerinden belli oluyordu. İsimden atıldım ve bana ceza kesip kötü davranıyorsunuz ama ben senden daha iyi konumdayım dedim. Savcıyı aramadılar. Hastaneye götürmediler. Çıkarken amir olana alanda bana neden kötü davrandın dedim. Evire çevire döverim seni dedi. Peki döversen ben bir daha gelmem mi dedim. Orasını bilmem dedi. Herkesin içinde polisi küçük düşürdün dedim. Polissen kötü olmak zorundamısın dedim. Sana şimdi bir yumruk atmak istiyorum dedi. Eğer beni döversen sana vurmayacağım. Belki de içindeki iyiliği ortaya çıkarırım diyerek ayrıldım. Sonra çocuk kitaplarını almak için yeniden döndüm. Eğer okuyacak çocuğunuz varsa kalabilir yoksa öğrencilerime hediye edicem dedim. Daha önce iftira atan polis var biz veririz dedi pis bir gülümsemeyle. Birini alın diğerlerini verin dedim vermiyorum dedi. Anlaşılan alandaki umursamaz tavrım onları çok kızdırdı. Kusura bakmasınlar. Bir gecede bir öğretmeni işten attılar. Kolayca kabulenmemi istiyorlar. Bir gün beş defa çıkaçağım beş defa ceza yazsınlar.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nasıl Yapmalı'yı Nasıl Vermeli

KÖR TESTERE

İŞİMİ GERİ İSTİYORUM YAV!