İlk Beraatimiz.

Dün benim için özel bir gündü. Eylemime desteğe gelen arkadaşlarımı görünce korkan egemenler hakkımızda gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten açtırdıkları davanın ikinci duruşması vardı. Bizi iki avukat savunacaktı.  Haziran hareketinden Ercan ve  Nuriye ile Semih' in de  avukatı halkın hukuk bürosu avukatlarından Engin Gökoğlu' ydu. Ercan, eylemimin ve destekçilerimin suç işlemediğini belirten örnek yargıtay kararlarını geçen hafta dosyaya sunmuştu. Adalet biraz bile varsa Ceza almayacağımızı söylemişti. Bodrumdaki sivil toplum kuruluşlarından ve siyasi parti temsilcilerinden yaklaşık yirmi dostumuz geldi. Duruşma salonuna hep birlikte girdik. Dostlarımızın bazıları ayakta dinledi.  Kamer Fatma ve ben sanık kürsüsüne geldik. Hepimiz için ilkti. Umarım son olur. Kürsü dar yanyana dursak mubaşirin yolunu kapatıyoruz arka arkaya dursak komik olacağız. Fatma ve Kamer uzun süre duramıyorlar. Hareket edip ara sıra fısıldasıyorlar. Duruşmadan sonra bana sen nasıl kımıldamadan durdun diye sordular. Engin öyle bir savunma yaptı ki duruşma salonu Eylem alanına dönüştü sanki. Meşru bir ortam oluşturdu. Haklı olduğumuzu okadar iyi anlattı ki görmeliydiniz. Yargıtay kararlarından ve Ahim kararlarını anlatıp sundu. Ortada hiçbir suçun olmadığından suçlulara şu kişiye yada mala niye zarar verdin diye sorabilildiğimiz bir sorunun dahi bulunmadığından bahsetti. Bu davanın açılmasının bile yanlış olduğunu söyledi. En sonunda da suçun unsurları oluşmadığından bereatimizi talep etti. Öyle ki mübaşirinden sekreterine kadar salondaki herkes haklılığımıza inandı. Eğer hakim farklı bir karar verseydi belki de sekreterle mübaşir dahil dostlarımızla birlikte kızacak belki de yuhalayacaktık. Hakimin hafızası çok iyiydi. Kimi hakim siz ilk cümleyi söylediğinizde sekretere yazdırmaya başlar sözünüzü böler savunmayı zorlaştırır. Bizim hakime yaklaşık beş on cümleyi arka arkaya söyledim hiç birini yazmadan aklında tuttu ve şaşırmadan aynı sırayla kelime atlamadan yazdırdı. Benim savunmam, alanda altı aydır söylediklerimden ibaretti. İlk defa bir duruşma salonunu sevdim. Orası da haklılığımızı anlatma yeriymiş meğer. İyiki yargılanmışız. Hakikaten de öyle Haklıyız ama haklı olduğumuzu mahkeme salonlarında haykıra bileceğimizi unutmuş yada engellenmiş durumdayız. Hukuk öyle bir haldeki doğruları anlatmaya başlayınca birçok avukat "sakın onu söyleme, o konuya hiç girme diyerek bizi durduruyor." Oysa  dün mahkeme salonu protesto alanı gibiydi. Hakim üçümüzün de ayrı ayrı bereatine karar verdi. Salonda alkış oldu. Sanırım alkışın birazı da hakimeydi. Alkışı alan hakim ben olsam sonraki duruşmalarda da benzer kararlar veririm.   Böylece protestomun ve desteğe gelmenin meşruluğu hakim kararıyla onaylandı. Kamer ve Fatma benim ilk destekçilerim. Onlar bana desteğe gelmenin suç olmadığını cesaretleri ile kanıtladılar. Kadınlar erkeklerden daha cesur olur.
   Engin' i İzmir'e uğurladıktan sonra Eğitim Sen genel merkezinin kararıyla Nuriye ve Semih için 100 Beyaz Balon uçurma eylemine katıldık bize birçok sivil toplum kuruluşu ve Halk Lis öğrenci örgütü üyesi lise öğrencileri de katıldılar. Birlikte türkü söyledik.









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nasıl Yapmalı'yı Nasıl Vermeli

KÖR TESTERE

İŞİMİ GERİ İSTİYORUM YAV!